ABD’nin THAAD stokları eriyor


İsrail’i korumak için THAAD sistemlerinin dörtte birini kullanan ABD, Tayvan gibi daha büyük bir çatışma senaryosunda ciddi savunma açıklarıyla karşı karşıya kalabilir.
The National Interest’in analizine göre, bu yaz İran ve İsrail arasında yaşanan “12 Gün Savaşları”, ABD’nin füze savunma kapasitesine ilişkin ciddi zafiyetleri gün yüzüne çıkardı. İsrail, İran’ın füze fırlatma kapasitesini çok sayıda rampayı sistematik olarak imha ederek önemli ölçüde azalttı. Ancak ABD, bu kısa süreli çatışma boyunca Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunması (THAAD) sistemlerine ait anti-balistik füze önleyicilerinin neredeyse dörtte birini kullanmak zorunda kaldı. Bu oran yalnızca son alımları değil, bugüne dek envantere giren tüm THAAD önleyicilerini kapsıyor. Bu durum, ABD ordusunun stok seviyelerinin uzun soluklu bir çatışmaya yeterli olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Çatışma süresince, İran’ın gelişmiş balistik füzelerine karşı 150’den fazla THAAD önleyicisi fırlatıldı. Bu sayı, 2010’dan bu yana yıllık ortalama 40 adet olan alım miktarının üç katından fazlasına denk geliyor. Her bir THAAD önleyicisinin maliyeti 15,5 milyon dolar seviyesinde. Bu da ABD ordusunu, mali ve lojistik açıdan sürdürülemez bir pozisyona sürüklüyor. Pentagon, 2025 bütçesinde yalnızca 12 adet önleyici için kaynak ayırmış durumda. Ancak yeni sipariş verilse dahi, üretimden teslimata kadar geçen sürenin üç yılı bulması tedarik zincirini kırılgan hale getiriyor.
Sorun yalnızca THAAD sistemleriyle sınırlı değil. Aynı çatışmada, Amerikan savaş gemileri İran’a ait füzeleri durdurmak amacıyla 80’den fazla Standard Missile-3 (SM-3) önleyicisi ateşledi. Hâlihazırda üretimde olan tek versiyon SM-3 Block IIA olmasına rağmen, Savunma Bakanlığı bu modelin ilk teslimatını, 2019’da imzalanan sözleşmeye rağmen hâlâ bekliyor.
İsrail’in gelişmiş hava ve füze savunma sistemlerine sahip olmasına karşın, ABD’nin savunma yükünü büyük oranda üstlenmesi dikkat çekici. İsrail hükümetine göre, İran, İsrail’in saldırıları sonucu füze fırlatıcılarının yarısını zaten kaybetmişti. Buna rağmen ABD’nin ciddi miktarda önleyici harcaması, Tayvan gibi daha zorlu bir cephede yaşanabilecek sıkıntıların habercisi.
ABD’nin sadece mühimmat stokları değil, bu mühimmatları taşıyacak ve kullanacak platformları da azalmaya devam ediyor. Yüzey savaş gemileri, savaş uçakları ve bombardıman uçakları filolarındaki küçülme, teslim ve harekât kapasitesini sınırlıyor. “Geceyarısı Çekici Operasyonu” kapsamında, İran’ın Fordow’daki nükleer tesisine yapılan saldırı için ABD Hava Kuvvetleri, görünmezlik özelliğine sahip B-2 bombardıman filosunun neredeyse yarısını kullanmak zorunda kaldı. Bu durum, hem saldırı kapasitesinin hem de platform sayısının ne kadar sınırlı olduğunu ortaya koyuyor.
Bazen milyonlarca dolarlık bir önleyicinin, yalnızca bin dolarlık bir insansız hava aracını imha etmek için kullanılması eleştirilebilir. Ancak söz konusu olan milyarlarca dolarlık savaş gemilerinin korunması olduğunda, bu tür maliyetlerin kabul edilebilir olduğu savunuluyor. Gerekirse onlarca önleyici ateşlenerek bu kritik varlıklar korunmak zorunda kalınabilir.
Kaynak: savunmaTr