Haluk Bayraktar: KIZILELMA bir devrim, BAYKAR küresel lider

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Atlantic Council röportajında şirketin küresel konumunu, Batı pazar stratejisini, KIZILELMA'nın konseptini, Ukrayna işbirliğini ve savunma sanayisindeki gelecek vizyonunu anlattı.
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar - Atlantic Council
Bayraktar, 2004 yılında mühendislik müdürü olarak başladığı Baykar'daki serüveninde, şirketin otonom teknoloji alanındaki emekleme dönemlerinden bugünkü lider konumuna ulaşmasında her aşamada rol aldı.
Baykar'ın "dünyanın en büyük drone üreticisi" konumuna ulaştığını ve Avrupa ile NATO'dan Türki cumhuriyetlere, Afrika'dan Orta Doğu'ya uzanan 38 uluslararası ortağı bulunduğunu belirten Bayraktar, NATO müttefikleri arasında Polonya, Romanya, Kosova ve Hırvatistan'ın yanı sıra Türkiye'nin kendi askeri güçleri, kolluk kuvvetleri ve afet yardım kuruluşlarının da Baykar sistemlerini kullandığını vurguladı.
"Türkiye bir NATO müttefiki olduğundan, tüm ürünlerimiz ve teknolojilerimiz Batı'nın teknik standartlarına ve askeri spesifikasyonlarına uygundur ve Batı sistemleriyle tamamen uyumludur" diyen Bayraktar, Batı pazarının kendileri için "kritik" olduğunu belirtti.
Bu bağlamda, İtalyan savunma ve havacılık devi Leonardo ile bir ortak girişim (JV) kurma yolunda olduklarını açıklayan Bayraktar, Leonardo'yu "Avrupa'da önemli bir oyuncu" ve çalışma alanlarını Baykar ile "son derece uyumlu, çok fazla sinerji ve tamamlayıcılığa sahip" olarak nitelendirdi.
Daha önce de Leonardo ile ürünlerine faydalı yük ve sistem entegrasyonu konusunda çalıştıklarını belirten Bayraktar, bu ilişkinin "çok güçlü bir bağ veya evlilik haline geldiğini" ifade etti.
Kurulacak JV'nin, "sahada kanıtlanmış sağlam sistemleri daha geniş bir pazara, özellikle de ana odakları olan Avrupa'ya ve Leonardo'nun Güney Amerika gibi diğer pazarlardaki varlığıyla daha geniş coğrafyalara sunmak için büyük bir fırsat/potansiyel" taşıdığını kaydetti.
Bayraktar, "Avrupa'da, sahip olduğumuz sistemlere başka olgun bir alternatif yok" diyerek iddiasını ortaya koydu.

KIZILELMA: Bağımsız operasyon ve yapay zeka
Haluk Bayraktar, Baykar'ın tamamen kendi tasarımı ve projesi olan KIZILELMA insansız savaş uçağına dair stratejik vizyonlarını da paylaştı.
KIZILELMA’yı "insansız ürün ailesindeki nihai hedefimiz – hem ses altı hem de ses üstü kabiliyetlere sahip bir savaş uçağı" olarak tanımlayan Bayraktar, bu platformu beşinci nesil milli muharip uçak Kaan'a bir “loyal “wingman olarak görmediklerini, aksine "riskli ortamlarda insanlı savaş uçaklarıyla eşleştirilip kullanılması teoride mümkün olsa da", KIZILELMA’nın "bir filo kontrol sistemi ile kendi başına operasyon yapmasını" öngördüklerini belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın F-47'yi diğer savaş uçaklarını kontrol eden bir ana uçak olarak tanıttığını ve GCAP (İtalya, İngiltere, Japonya) konsorsiyumunun da benzer bir konsept geliştirdiğini hatırlatan Bayraktar, Baykar'ın odak noktasının münhasıran drone'lar olduğunu yineledi.
"Agresif manevra kabiliyetine, otonom operasyona ve az sayıda operatör tarafından uçurulabilen kontrollere sahip bir hava aracı" olarak tanımladığı KIZILELMA'nın 2022'deki ilk uçuşunu bir "devrim" olarak nitelendirdi.
KIZILELMA'nın da, Bayraktar TB3 gibi, kısa pistli uçak gemilerinden kalkış ve iniş yapabilme özelliğine sahip olacağını belirten Bayraktar, insanlı platformların aksine insansız platformların sertifikasyonu için bu kadar yoğun çaba ve günlük iniş gerektirmediğini vurguladı.
İnsanlı uçak gemisi pilotlarının güncel kalmak için her gün uçmak ve yılda belirli sayıda sorti tamamlamak zorunda olduğunu, bunun günde yaklaşık elli eğitim uçuşu anlamına gelebileceğini belirten Bayraktar, KIZILELMA'nın "komuta delegasyonu ve diğer operasyonel konularda yardımcı olmak üzere yapay zekayı entegre edeceğini" ekledi.

Hava muharebesinin evrimi: İnsansız sistemlerin yükselişi
Dünya genelindeki yaklaşık 13,000 insanlı savaş uçağının eninde sonunda insansız sistemlere dönüşeceğine inandıklarını ifade eden Bayraktar, "Bu nokta henüz kanıtlanamasa da, sahaya baktığınızda açıkça o yöne doğru gidiyor" dedi.
Bu dönüşümün birebir olmayabileceğini, her bir insanlı savaş uçağının yerine "üç ila beş insansız platformun" geçebileceğini öngördü.
"İnsansız sistemler her yerde olacak ve kalabalık bir hava sahası olacak – sadece insansız savaş uçakları değil, daha küçük FPV drone'lar ve dolanan mühimmatlar da. Her yerde olacaklar ve her ülkenin bunları inşa etme ve kullanma yeteneğine ihtiyacı olacak" diyen Bayraktar, bu kabiliyetin ulusal savunma için "mermi üretebilme yeteneği gibi" elzem olduğunu vurguladı.
Baykar'ın önerisi
Baykar'ın yaklaşımının merkezinde "güvenilirlik, emniyet ve sağlamlık" olduğunu, teknolojiyi "operasyonel kullanım" ve sahadan gelen geri bildirimlerle harmanladıklarını belirten Bayraktar, "Filomuz artık yılda 300,000 uçuş saatini aşıyor, bu yüzden analiz edilecek çok şey var" dedi.
Baykar sistemlerinin "pazardaki en yüksek performans-maliyet oranını" sunduğunu, "sürekli yenilikle en uyarlanabilir" ve "en ileri teknolojiyle donatılmış" olduğunu belirtti.
Türkiye'de son yirmi yılda savunma sanayii şirketlerinin sayısının kabaca yetmişten 3,000'in üzerine çıktığını ve Baykar'ın İstanbul'daki üssünün "dünyanın kendi türündeki en büyük tesisi" olduğunu ifade etti.
Şirket, yılda 250 Bayraktar TB2 (insansız hava aracı) ve 50 Akıncı (yüksek irtifa, uzun havada kalışlı) İHA üretiyor ve Bayraktar TB3 İHA ile KIZILELMA insansız savaş uçağı geliştirmeden üretime geçerken kapasiteyi artırıyor.

Fiyat/performans dengesine örnek olarak Bayraktar TB2'yi gösteren Bayraktar, sadece ilk alım maliyetinin değil, güvenilirliğin uzun vadeli maliyetleri etkilediği için bakım ve dayanıklılık dahil yaşam döngüsü maliyetlerinin de dikkate alınması gerektiğini söyledi.
"Diyelim ki Bayraktar TB2'ye bir alternatifi yarı fiyatına tedarik ettiniz. Gerçekte, bu 'alternatifin' kaza oranı iki katıysa bu bir avantaj değildir" örneğini verdi.
Baykar'ın dikey entegrasyon sayesinde (şirket içi aviyonik, güç sistemleri, yer unsuru tasarımı ) fiyat avantajına sahip olduğunu, bunun da kritik alt sistemleri özel olarak uyarlayıp üst düzey yetenekle cazip fiyatlandırma sağlamalarına olanak tanıdığını belirtti.
İnsanlı sistemlerin hala mekanik jiroskoplar kullandığını, oysa teknolojik olarak gelişmiş İHA'ların daha ucuz MEMS (mikroelektromekanik sistem) sensörleri ve fiber optik alternatifleri üst düzey yazılımlarla kullandığını vurguladı.
Altı birimlik yer sistemiyle birlikte bir TB2 sisteminin maliyetinin hala bir insanlı platformdan daha düşük olduğunu ve TB2 filosunun bir milyon saatlik uçuşu geride bırakmasıyla işletme maliyetinin "saatte birkaç yüz dolar" olduğunu, bunun insanlı bir F-16'nın saatte minimum 20,000 dolarlık maliyetine kıyasla çok düşük olduğunu ekledi.
Bir ülkenin tam bir İHA sistemini eğitimli personelle bir yıl içinde sahaya sürebildiğini, bunun da insanlı sistemlerin çok yıllık bir çalışma gerektirmesine kıyasla çok hızlı ve uygun maliyetli bir savunma yeteneği sunduğunu belirtti.
Drone diplomasisi
Haluk Bayraktar, aynı zamanda başkanı olduğu ve özel sektördeki küçük ve orta ölçekli firmaların çoğunu temsil eden SAHA İstanbul Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği'nin KOBİ'lerin daha görünür olmasına yardımcı olmayı amaçladığını ve yıllık fuarlarının küçük oyunculara destek olduğunu belirtti.
2004'te beş çalışanı olan Baykar'ın bugün 6,000'den fazla çalışana ulaştığını örnek gösterdi.
İhracat için Milli Savunma Bakanlığı'ndan izin alınması gerektiğini ve nihai kararın hükümete ait olduğunu, üst düzey hükümet yetkililerinin de bu konuları görüştüğünü ifade etti.
"Hükümet özel sektör firmalarını doğrudan desteklemiyor. Savunma Sanayii Başkanlığı'nın (SSB) dış ilişkileri ve ortaklıkları var ve genellikle devlete bağlı şirketleri tercih ediyorlar" dedi.
Bayraktar, "Benim görüşüme göre, Avrupa ülkeleri ulusal ticari ürünleri tanıtmak için hükümet etkisini kullanmada daha iyiler" değerlendirmesinde bulundu.
Baykar'ın ürünlerinin "benzersiz faydalarının yanı sıra agresif pazarlama ve sosyal medya varlığıyla kendi kendilerini tanıttığını" söyleyen Bayraktar, şirketin kamu kredisine veya devlet hibelerine dayanmadığını ve KIZILELMA'yı şirketin kendi kaynaklarıyla geliştirdiğini vurguladı.
Türkiye'nin 2000 yılı öncesinde GSYİH'sinin %4.5'ini savunmaya harcarken, bu oranın yirmi yıldır %2 civarında kaldığını ve son iki yılda %3'e yaklaştığını belirtti.
"Drone diplomasisi bir gerçektir ve özellikle Bayraktar TB2 bunu kanıtlamıştır. Ancak hükümet liderlik etmiyor: pazar talebi liderlik ediyor, şirket takip ediyor ve hükümet destekliyor" şeklinde konuştu.

Ukrayna ile stratejik ortaklık
Ukrayna'nın Baykar'ın "ilk ihracat müşterisi" olduğunu ve bu işbirliğinin kendileri için stratejik düzeyde bir işbirliğinin kapılarını araladığını belirten Bayraktar, "Onlarla 2011'den beri çalışıyorduk, ancak 2014'ten sonra işler hızla ilerledi. 2014'te kimse onlara silahlı drone satmazdı" dedi.
O dönemde Baykar'ın henüz olgun bir sistemi olmamasına rağmen yardıma ihtiyaç duyan Ukrayna'ya destek olmayı kabul ettiklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ukrayna'yı "ihtiyaç sahibi bir komşu ve dost" olarak görmesinin bu süreçte önemli rol oynadığını vurgulayan Bayraktar, hükümetin desteğiyle 2018'de sipariş edilen silahlı drone'ların 2019'da tedarikine başlandığını belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Ağustos 2019'daki ziyaretinde, talebi üzerine Ukrayna'da bir fabrika kurmayı kabul ettiklerini ve Ukraynalı Motor Sich gibi şirketlerle "Sizin çok iyi motorlarınız var. Belki platformlarımızda motorlarınızı kullanmanın bir yolunu bulabiliriz" diyerek etkili bir işbirliği oluşturduklarını ifade etti.
"Bir anlamda, Türkiye ve Ukrayna birbirini tamamlayan ülkelerdir" dedi.
Bayraktar, 2022'de savaşın tırmanmasıyla Ukrayna'yı desteklemek için ellerinden geleni yaptıklarını ifade ederek, "Avrupalıların Ukrayna adına TB2 satın almaları için yaptığı kitlesel fonlama kampanyalarını hatırlayabilirsiniz, ancak parayı asla kabul etmedik. Platformları bağışladık, elde etmemeyi seçtiğimiz 110 milyon doların üzerinde gelirden vazgeçtik. Biz savaş vurguncusu değiliz. Tüm Bayraktar TB2'leri bu kampanyalar kapsamında ücretsiz olarak teslim ettik ve kampanya fonları Ukrayna'yı desteklemek için insani yardım ve diğer acil ihtiyaçlar için kullanıldı" sözleriyle şirketin duruşunu net bir şekilde ortaya koydu.

Kaynak: gdhDigital