Türkiye’den Yunanistan’a karşı 2 yeni deniz parkı


Son dönemde Ege Denizi’nde kendine yeni deniz parkı adımı atan Yunanistan’a karşı Türkiye’den cevap geldi. Kuzey Ege’de Gökçeada etrafını, Güneyde ise Rodos’un karşısından başlayıp Antalya’nın ötesine kadar uzanan saha Türkiye tarafından “deniz koruma alanı” (DKA) olarak ilan edildi.
Milliyet Gazetesi’nden Meltem Güneş’in haberine göre yeni alanlar, Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi’nin (DEHUKAM) ilgili kurumların katkılarıyla hazırladığı ve Haziran ayında Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) bünyesindeki Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonuna (IOC) kaydettirilen Türkiye Deniz Mekansal Planlaması haritasına işlendi.
Ankara uyarmıştı
Türkiye ve Yunanistan kısa süre önce Deniz Mekansal Planlama haritalarını peş peşe açıklamış, Yunanistan’ın haritasını Türkiye’nin kabul etmediği, egemenliği anlaşmalarla bu ülkeye devredilmemiş ada, adacık ve kayalıkları kapsadığı ve onlara da kıta sahanlığı verdiği görülmüştü. Yunanistan 21 Temmuz 2025 tarihinde ise İyon ve Ege Denizlerinde iki deniz parkı ilan etmişti.
Bu adım üzerine Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Ege Denizi’nde ilan edilecek Deniz Parkları’nın iki ülke arasında birbiriyle bağlantılı Ege sorunları bağlamında, hukuki açıdan hiçbir sonuç doğurmayacağı” vurgulanarak, “Ege ve Akdeniz gibi kapalı ya da yarı kapalı denizlerde tek taraflı tasarruflardan kaçınılması gerektiği” ifade edilmişti.
Açıklamada, Türkiye’nin de deniz alanlarında çevreyi korumaya matuf projelerini önümüzdeki günlerde ilan edeceği belirtilmişti. Bu çerçevede Türkiye’nin iki yeni Deniz Koruma Alanı (DAK) ilanı, Yunanistan’ın deniz parkı adımına yanıt olarak değerlendirildi.
Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “Bu durumu Türkiye’nin kabul etmeyeceği herkesçe bilinmektedir. Türkiye’de mukabil adımlar attı ve atmaya devam ediyor” ifadelerini kullandılar. Kaynaklar, Türkiye’nin çevre denizlerinde başka DKA’lar da yayımlanacağını, bunların denizlerde seyrüsefer serbestisini etkilemeyeceğini belirttiler.
‘Büyüklük ve konumları önemli’
DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara, konuya ilişkin Milliyet’e yaptığı açıklamada, DKA’ların denizlerdeki çevrenin korunması, denizin sürdürülebilirliğinin sağlamasına yönelik yükümlülüklerini karşılanması bakımından önemli olduğunu ve buna yönelik alınan tedbirlerin denizlere yansımasını gösteren alanlar olduğunu söyledi. Türkiye’nin daha önce de denizleri kapsayan özel çevre koruma bölgeleri ve milli park ilanları yaptığını hatırlatan Başkara, şöyle konuştu:
“Bu iki yeni deniz alanı hem büyüklükleri bakımından hem de kapsadıkları alan ve bulundukları konum bakımından ayrı bir önem teşkil etmektedir. Artık Türkiye Devleti olarak koruma altına almıştır. Bu deniz koruma alanları denizde seyrüsefer serbestisini etkilemeyecektir.
Şu anki yapılan yayımlama aslında Türkiye Deniz Mekansal Planlama Haritası’nın içerisine dercedilen haritalardan oluşmakta. Bu alanların teknik anlamda hangi yetkilerle donatılacağı, hangi bakanlıkların bu alanlarda hangi uygulamalara sahip olacağı ilgili bakanlıkların yetkisi altındadır. Bakanlıklar buna ilişkin çalışmaları kendi uhdelerinde yürütüp zamanı geldiğinde kamuoyuyla paylaşacaktır.”
Kaynak: tolgaOzbek