Çelik Kubbe, Demir Kubbe’den daha iyi olacak

Türk savunma sanayiinin öncü kuruluşu ROKETSAN, geliştirdiği katmanlı hava savunma sistemleri ve "Çelik Kubbe" projesiyle Türkiye'yi bu alanda dünyanın sayılı güçlerinden biri haline getirmeyi hedefliyor.
SİPER'in bileşenleri
ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, Hakan Çelik'e verdiği özel röportajda, mevcut sistemlerin başarılarını ve geleceğin tehditlerine karşı geliştirilen yeni nesil teknolojileri anlattı.
Türkiye’nin gelişmiş hava savunma mimarisi
İkinci, Türkiye'nin hava savunma mimarisinin, İsrail'in "Demir Kubbe" (Iron Dome) sisteminden daha kapsamlı ve gelişmiş olacağını vurguladı.
Türkiye'nin hava ve füze savunma kapasitesi, ROKETSAN'ın milli imkanlarla geliştirdiği sistemlerle her geçen gün daha da güçleniyor.
Bu alandaki en dikkat çekici gelişmelerden biri olan ve kamuoyunda merakla beklenen "Çelik Kubbe" projesinin detayları da netleşmeye başladı. ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, projenin statik bir yapıdan ziyade, sürekli gelişen ve yeni teknolojilerle entegre olan dinamik bir sistemler bütünü olacağının altını çizdi.
Hava savunmasının günümüz dünyasında en hızlı büyüyen alanlardan biri olduğunu belirten İkinci, Türkiye'nin bu alandaki yeteneklerini katmanlı bir yapıda geliştirdiğini ifade etti. Bu yapının en alt katmanında lazer silah sistemi ALKA ve taşınabilir hava savunma füzesi SUNGUR yer alırken, orta ve yüksek irtifada HİSAR ve SİPER sistemleri görev yapıyor.
HİSAR ve SİPER sistemlerinin rolü ve ihracat başarısı
İkinci, HİSAR-O sisteminin 40 kilometreye varan etkili menziliyle önemli bir boşluğu doldurduğunu ve bu sistemlerin dost ve müttefik ülkeler tarafından da tercih edildiğini belirtti. "Endonezya'da da bizim sistemlerimiz şu anda kullanıma girecek inşallah. Onlara da teslimatlarımız olacak," diyerek ihracat başarısını dile getirdi.
Uzun menzilli bölge hava ve füze savunmasında ise SİPER sistemi öne çıkıyor. Mevcut füzeleriyle 100 kilometrenin üzerinde bir angajman kabiliyetine sahip olan SİPER'in, geliştirme testleri devam eden ikinci faz füzesiyle 150 kilometrenin üzerindeki hedeflere karşı etkili olması planlanıyor.
Murat İkinci, "Çelik Kubbe"nin, İsrail'in "Iron Dome" sistemiyle sıkça karşılaştırıldığını ancak ondan çok daha ileri bir konsepti temsil ettiğini vurguladı.
İkinci, "İnsanlar gözlerinde çünkü Iron Dome gibi İsrail'in Iron Dome'u gibi bunu düşündükleri için ondan daha iyi bir sistem olacak. Ondan daha iyi... Daha katmanlı, çok daha farklı sistemlerin bir araya getirildiği bir sistem olacak," sözleriyle projenin vizyonunu ortaya koydu.
Modern tehditler ve ekonomik savunma yaklaşımı
Modern savaş ortamında tehditlerin hipersonik füzelerden kamikaze ve FPV drone'lara kadar çeşitlendiğine dikkat çeken İkinci, her tehdide aynı maliyetli mühimmatla karşılık vermenin ekonomik açıdan sürdürülebilir olmadığını belirtti.
"Çelik Kubbe"nin felsefesi de bu noktada devreye giriyor. "Tehdide uygun yanıt vermek lazım. Tehdide uygun yanıt verecek, katmanlı bir yapıda onları bertaraf edecek teknolojilerin hepsini entegre edeceğiniz bir yapı Çelik Kubbe," diyen İkinci, sistemin akıllı bir komuta kontrol altyapısına sahip olacağını söyledi.
Bu komuta kontrol sistemi, hedefi tespit edip analiz ettikten sonra, o hedefe karşı en uygun ve maliyet-etkin savunma unsurunu (füze, lazer, vb.) otomatik olarak görevlendirecek. Böylece insan müdahalesi asgari düzeye indirilerek, özellikle yüksek hızlı hedeflere karşı reaksiyon süresi önemli ölçüde kısaltılacak.
İkinci bu yapıyı, "Hedef ve hedefi vuracak olan asset angajmanını otomatik olarak yapacak ve buradaki kullanıcı etkileşimini mümkün olduğunca en az seviyeye indirecek. Çünkü hem hedefler çok hızlı hem de sizin hedeflere karşı harekete geçme zamanınız çok kısıtlı," şeklinde özetledi.
Sonuç olarak, "Çelik Kubbe", belirli bir başlangıcı ve sonu olan bir projeden ziyade, teknolojik gelişmeler ve değişen tehdit ortamına paralel olarak sürekli kendini yenileyecek, ucu açık ve modüler bir savunma şemsiyesi olarak Türkiye'nin semalarını korumaya hazırlanıyor.
Bu stratejik proje, Türkiye'nin hava savunma alanındaki caydırıcılığını ve teknolojik bağımsızlığını en üst seviyeye taşıma potansiyeli taşıyor.
Kaynak: gdhDigital