Finlandiya ve Litvanya anti-personel mayın üretimine başlamaya hazırlanıyor

Finlandiya ve Litvanya, Rusya’dan gelen askeri tehdit gerekçesiyle 2025’ten itibaren anti-personel kara mayınlarının yerli üretimine başlamaya hazırlanıyor.
Anti-personel mayın
Reuters’a konuşan iki NATO üyesi ülkenin yetkilileri, bu kararın Ukrayna’ya destek amacı taşıdığını ve Ottawa Sözleşmesi’nden çekilme sürecinin başlatıldığını bildirdi.
Litvanya’nın yatırım planları ve üretim kapasitesi
Litvanya Savunma Bakan Yardımcısı Karolis Aleksa, “Sadece tanksavar mayınlarına değil, anti-personel mayınlara da yüz milyonlarca euro harcayacağız. Bu önemli bir miktar olacak” dedi. Aleksa, ülke sanayisinin bu mayınları üretebilecek kapasitede olduğunu belirtti. Litvanya Savunma Sanayii Derneği Başkanı Vincas Jurgutis ise üretim tamamlandığında Ukrayna’ya ihracatın da gündemde olacağını ifade etti.
Finlandiya da benzer şekilde yerli üretime geçmek istiyor. Parlamentonun savunma komisyonu başkanı Heikki Autto, “Anti-personel mayınlar son derece etkili ve maliyet açısından verimli bir silah sistemi. Bu silahları sadece kendimizi değil, Ukrayna’yı savunmak için de üretmeliyiz” dedi.
Finlandiya’nın 1.340 km ile Rusya’ya en uzun sınırı olan NATO ülkesi olması ve geçmişte 1 milyondan fazla anti-personel mayına sahip olması, bu kararı destekleyen gerekçeler arasında gösteriliyor. Ülkedeki bazı savunma şirketleri — Nammo Lapua, Insta ve Raikka — üretime ilgi gösterirken, Forcit Explosives firması da orduyla görüşmelere açık olduğunu duyurdu.
Bölgesel genişleme: Polonya, Letonya ve Estonya da çekiliyor
Litvanya ve Finlandiya’nın yanı sıra Polonya, Letonya ve Estonya da Ottawa Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı. Bu ülkelerden bazıları kısa sürede üretime geçebilecek kapasiteye sahip olduklarını belirtti. Polonya’nın devlet savunma şirketi PGZ S.A., ihtiyaç halinde milyonlarca mayın üretebileceğini duyururken, özel sektör firması ZSP Niewiadów, 2027’de büyük çaplı üretime başlamayı planlıyor.
Söz konusu ülkeler, mayınların barış zamanında kullanılmayacağını, yalnızca acil tehdit durumlarında belirli bölgelerin hızla mayınlanabileceğini ve bu alanların işaretleneceğini vurguluyor. Yetkililer, bu stokların bir caydırıcılık unsuru olduğunu savunuyor. Finlandiyalı Autto, “Onları depolarda tutmak, kullanılmamalarının en güçlü garantisidir” dedi.
Ancak insan hakları örgütleri ve mayın karşıtı kampanyacılar, anti-personel mayınların sivil kayıplara yol açabileceği ve üretim süreçlerinin zaman alacağı uyarısında bulunuyor. Ottawa Sözleşmesi, 1997 yılında kabul edilmiş ve 160'tan fazla ülke tarafından imzalanmıştı. Sözleşme, mayın kullanımını, üretimini ve stoklamayı yasaklıyordu.
Kaynak: gdhDigital